Dolar
Euro
Altın
BİST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Şanlıurfa °C
Şanlıurfa
°C
°C
°C
°C
°C

Av. TÜRKMEN’den dikkat çeken kadınlar günü mesajı!

A+
A-
07.03.2025

8 Mart dünya emekçi kadınlar günü üzerine dikkatleri çeken, Şanlıurfa barosu avukatlarından Gökhan TÜRKMEN günün anlam ve önemine binaen önemli açıklamalarda bulundu…

Kadınların toplumsal, ekonomik, kültürel ve siyasal hayatta eşit haklara sahip olması, adil ve çağdaş bir toplumun temel taşlarından biridir. Ancak tarih boyunca kadınlar, yalnızca biyolojik cinsiyetlerinden ötürü toplumsal hayatta geri plana itilmiş, “öteki” olarak konumlandırılmış ve emeği görünmez kılınmıştır. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, kadınların tarih boyunca verdikleri mücadeleleri anmanın, hak taleplerini daha güçlü bir şekilde dile getirmenin ve dayanışmayı büyütmenin günüdür. Bu gün, yalnızca bir kutlama değil; aynı zamanda farkındalık yaratma ve eşitlik mücadelesini yükseltme fırsatıdır.

8 Mart’ın Tarihsel Gelişimi

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün kökeni, 19. yüzyılın sonlarında sanayileşme sürecinde kadın işçilerin kötü çalışma koşullarına karşı verdiği mücadelelere dayanır. 8 Mart 1857’de ABD’nin New York kentinde tekstil sektöründe çalışan kadın işçiler, düşük ücretler, uzun çalışma saatleri ve ağır çalışma koşullarına karşı greve çıktı. Ancak, bu eylem sırasında çıkan yangında birçok kadın hayatını kaybetti. Bu trajik olay, kadın işçilerin hak mücadelesinde bir dönüm noktası oldu.

Kadın hakları mücadelesi dünya çapında güçlenerek devam etti. 1910 yılında Almanya’nın Kopenhag kentinde düzenlenen Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda, ClaraZetkin 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak anılmasını önerdi. 1917 yılında Rusya’da kadın işçilerin başlattığı grev, Şubat Devrimi’nin fitilini ateşledi ve kadınlara seçme hakkının tanınması gibi önemli kazanımlarla sonuçlandı. 1977 yılında ise Birleşmiş Milletler, 8 Mart’ı resmi olarak “Dünya Kadınlar Günü” ilan etti.

Kadınların Ötekileştirilmesi ve Kadınların Günümüzde Karşılaştığı Zorluklar

Kadınların toplumsal hayatta karşılaştığı ayrımcılık yalnızca cinsiyete dayalı değildir. Simone de Beauvoir’in “İkinci Cins” adlı eserinde belirttiği gibi, kadın tarih boyunca “öteki” olarak tanımlanmış, erkeğe bağımlı bir konumda görülmüştür. Bu durum, kadınların haklarını kazanma sürecini daha da zorlaştırmıştır.

Kadınların, sosyal ve kültürel bağlamda ötekileştirilmesi, onları eşitsizliklere karşı daha savunmasız kılmaktadır. Kamla Bhasin, yaptığı röportajlarda şunları dile getirmiştir: “Kadınların yaşamındaki en büyük engel, ataerkilliğin toplumsal yapıyı kontrol etmesidir. Ataerkillik, kadınları her yönüyle ezmek ve onlara, cinsiyetlerinden dolayı ikinci sınıf bir konumda yaşamayı dayatmak için var olmuştur. Kadınlar, sadece erkeklerin belirlediği sınırlar içinde var olabilir. Ataerkillik, sadece bireysel bir problem değil, toplumsal bir yapıdır ve bizim bu yapıyı kırmamız gerekiyor.”

Kadınlar tarih boyunca eşitlik ve özgürlük mücadelesi vermiş, çalışma hayatında, siyasette, eğitimde ve sosyal alanlarda büyük başarılar elde etmiştir. Ancak günümüzde de toplumsal cinsiyet eşitsizliği, iş hayatında cam tavanlar, toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, ayrımcılık ve dijital zorbalık gibi birçok engelle karşı karşıya kalmaktadırlar.

Özellikle dijital çağda, kadınlar fiziksel dünyada olduğu kadar sanal dünyada da ayrımcılık, taciz ve tehditlere maruz kalmaktadır. Siber zorbalık, nefret söylemi ve kişisel mahremiyet ihlalleri, kadınların dijital platformlardaki varlığını tehdit eden unsurlardır. Bu sorunlarla başa çıkmak için bireysel farkındalığın yanı sıra toplumsal bilinçlenme ve hukuki düzenlemelerin etkin uygulanması büyük önem taşımaktadır.

Kadın Hakları ve Hukuki Güvenceler

Kadın hakları, insan haklarıdır. Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve 6284 sayılı Kanun gibi yasal düzenlemeler, kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması açısından büyük önem taşımaktadır. Ancak, yasaların yalnızca var olması yeterli değildir; etkin bir şekilde uygulanması ve kadınların bu mekanizmalara erişiminin kolaylaştırılması da gereklidir. Kadınların haklarının korunması, toplumsal refahın ve adaletin sağlanması için bir zorunluluktur.

Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği: Ortak Mücadele

Toplumsal cinsiyet eşitsizliği yalnızca kadınların değil, tüm toplumun sorunudur. Kadınların eşit haklara sahip olduğu bir dünya, daha adil, daha refah içinde ve daha güçlü bir dünya demektir. Eğitimden iş hayatına, siyasetten dijital dünyaya kadar her alanda kadınların haklarını desteklemeli ve onların güçlenmesi için gereken adımları atmalıyız.

Unutulmamalıdır ki ezelden edebe kadar kadın, erkek cinsiyetleri hep bir arada var olmuş, biri olmazsa diğeri olmamıştır. Bu sebeple yaradılıştan gelen bir ayrım söz konusu değil iken toplumsal hezeyanlar sebebiyle oluşturulan ayrımcılık ve nefret söylemi bizi ileriye götürmez aksine bizi geriler. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği yapay bir ayrımcılıktan ibarettir. Doğada kadın ve erkek arasında eşitsizlik yoktur.

Bu duygu ve düşüncelerle, tüm kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutluyor, kadınların hak ettiği eşit, adil ve özgür bir dünya için birlikte mücadele etmeye devam edeceğimizi vurguluyorum. Haber: Mustafa Saim AYHAN

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.