Müftü beg!
Müftü beg!
Urfa, Urfa olalı böylesine güzel ve anlamlı bir fıkrayı Urfalıdan dinlememiştim.
Zamanın birinde, bir Cami imamı hanımıyla ileriye dönük helalleşerek hanımına; “ömrümüz vefa ettikten sonra diye başlayıp, ahirette cennette buluşmak üzere diyerek sohbetini tamamlar.” Gel zaman git zaman, imam ve eşi ahirete irhital ederler, imamın eşi cennette eşini arar fakat bir türlü bulamaz. Bir de cehenneme bakayım der, cehennemin bir çok bölümünü dolaşır ama bulamaz, sonunda cehennemin en alt katını gezeyim diyerek aramaya devam ederken, birde ne görsün, kaynayan kazanın içinde batıp çıkan kocasının her seferde güldüğünü görür. Kocasına yaklaşarak bu ateşin içerisinde ne için gülüyorsun diye sorunca, hanım; altta müftü beg ayağımı gıdıklıyor der.
Şimdi bu fıkrayı ne için anlattım?
Söyleyeyim;
Genelde ikametimin yanı başında ki Cami de sabah namazlarını eda etmeye çalışıyorum, çoğu zaman yaşadığımı anlatayım; Cami’nin açılışı güneşin doğmasına 35-40dk kaldığı saatlerdir. Cemaatten birçoğu gibi ben deniz de sabahın soğuğunda Cami etrafında tur atarak Cami’nin açılışını beklemekteyiz. İmam ve Müezzin efendilerimiz sıcak yataklarından çıkamazken cemaat soğukta tir tir titretilmektedir.
Bu tür olumsuzluklar müftülüklere defalarca iletilmek üzere sıkça şikayet edilmiştir.
Bu ülke uzun yıllar CHP yandaşlı hükumetlerle idare edilirken, illerin Valileri namazsız niyazsızlardan seçilirdi, şimdilerde öyle değil.
Valilerimizin çoğu beş vakit namaz kılanlardandır.
Peki soruyorum, bu memlekette şehrin herhangi bir mahallesinde, semtinde Vali veya yardımcılarından birinin camilerimizden bir tanesinde sabah namazını eda edenini göreniniz oldu mu?
Eee hepimiz Hz Ömer gibi cenneti isteriz, ama Hz Ömer gibi sokaklarda ümmetin halini sormaz, halleriyle hallenmeyiz.
Sorum yine müftü bege; Sıcak yataklarınızda ayağınızı uzatıp yatarken, yarın kabirde ayaklarınızı uzatabilecek misiniz?!.